Bir Fotoğrafçı
TINA MODOTTI
Bir Kitap
DEVRİMCİ FOTOĞRAFÇI
TİNA MODOTTI
Yazan, Margaret Hooks, Türkçesi, Laleper Aytek, Agora Kitaplığı / Ekim 2008
----
Fotoğraf, Aşk ve Devrim
Tina Modotti, kız kardeşim, uyumuyorsun, hayır, uyumuyorsun,
belki duyuyor yüreğin dünkü gülün
büyüdüğünü,
günün son gülünü, o yeni gülü.
Kız kardeşim, rahat uyu.
O yeni gül senindir, o yeni toprak senin:
O derin mısır tohumundan yeni bir giysi giydin
ve uysal bakışın dolar köklerle.
Kız kardeşim, boşuna değil artık uyuyuşun.
Pablo Neruda, 20. yüzyılın en önemli fotoğraf sanatçılarından biri olan, yakın dostu Tina Modotti’nin ölümünün ardından bu dizeleri kaleme alır. Devrimci bir fotoğrafçıdır Modotti ve 20. yüzyılın en parlak kadınlarından biridir. Hem fotoğrafları hem de sıra dışı, çalkantılı, çok yönlü yaşamıyla, etkileyici ve bir o kadar da merak uyandırıcı bir portre sunar insanlara.
165 bin dolarlık kare
Tina Modotti’nin hayatını anlatan, Margaret Hooks imzalı “Devrimci Fotoğrafçı Tina Modotti”, Agora Kitaplığı tarafından Türkçede yayımlandı. Bu usta fotoğrafçı ile ilgili Türkçede yeterli sayıda kaynak olmaması kitabın önemini ortaya koyan etkenlerden biri. Kitabı bizler için önemli yapan bir diğer etken ise çevirmeni. Kitabın çevirisini fotoğraf yazılarına sıklıkla rastladığımız, kendisi de usta bir fotoğraf sanatçısı olan Laleper Aytek yapmış.
Yazar, Modotti’ye dair güzel bir tespitle giriyor kitabına: “Bir Amerikalı sanat tarihçisi şu küçümseyici soruyu sormuştu: ‘Eğer Tina Modotti’nin Edward Weston tarafından çekilmiş fotoğrafları olmasaydı, biz bugün Modotti ile ilgileniyor olur muyduk?’ Sorunun kendisi anlamlı olmakla birlikte, cevabı kesinlikle ‘evet’tir. Nisan 1991’de Sothebys’de düzenlenen bir açık artırmada Modotti’nin 1925’te çektiği ‘Roses/ Güller’ adlı fotoğrafı o dönemde açık artırma yoluyla satılan bir fotoğraf için rekor bir fiyata- 165 bin dolara alıcı buldu. (...) Modotti fotoğraflarının son zamanlardaki ticari başarısı, hem çalışmalarının sanatsal değerinin hem de tarihsel öneminin giderek daha fazla kabul görmekte olduğunun bir göstergesidir.”
Aslında bir biyografi yazarı için zor bir konu Tina Modotti’nin hayatı. Çünkü geride bıraktığı herhangi bir yazılı belge; günlük, mektup yok, dolayısıyla kaynak sıkıntısı söz konusu; herkesin kafasında farklı bir Modotti var.
Dolayısıyla yazar, Tina Modotti için çizilen tüm portrelerden, anlatılanlardan, birebir yaptığı görüşmelerden yola çıkarak derlemiş kitabını. Bu sayede Modotti’nin hayatını ve sanatını dengeli, ölçülü bir biçimde okura verebiliyor.
Kitaba, Tina Modotti’nin çekmiş olduğu fotoğrafları eklenmiş. Okur, sanatçının hayatını okuduktan sonra farklı bir gözle değerlendiriyor tüm o fotoğrafları. Gerçi, keşke fotoğrafların baskı kalitesi daha iyi olsaymış diye düşünmeden edilmiyor.
Solun Adonis’i
Modotti’in hayatına kısaca göz atacak olursak... 1896’da İtalya’da doğan Modotti, 1913’te babası ve ablasının yanına New York’a gitti. Hem çalışıyor hem de tiyatro ve operaya ayırıyordu zamanının büyük bölümünü. Çeşitli tiyatro oyunlarında oynadı. Sonra Hollywood’a çevirdi rotasını, hatta bir filmde de başrol üstlendi. Fakat sinema ona yetmiyordu. Tam da bu sırada uzun süre ilişki yaşadığı Amerikalı ünlü fotoğraf sanatçısı Edward Weston ile tanıştı. 1923’te Weston’un da desteğiyle fotoğrafla ilgilenmeye başladı ve birlikte Meksika’ya gittiler. Meksika hayatında bir dönüm noktası oldu Modotti’nin. Bu ülkeye aşık oldu adeta. Ve en önemli eserlerini de burada üretti. Meksika’nın fakirliğini yansıttı fotoğraflarında; insanlarını, hayatını, devrimi...
Devrimci siyasetin içine girdi Modotti . Diego Riviera, Frida Kahlo başta olmak üzere dönemin sanatçı ve komünistleriyle iç içe bir yaşam sürdü. Bu arada belirtelim, Frida Kahlo’yu Komünist Parti ile tanıştıran Diego Riviera değil Tina Modotti’ydi. Hatta Kahlo’nun Riviera ile tanışması da Modotti sayesinde olmuştu. Komünist Parti’nin faaliyetlerindeydi o da. Modotti’nin hayatındaki önemli bir diğer kişi ise, 25 yaşında Küba diktatörü Gerado Machado tarafından Meksika’ya sürgüne gönderilen ve ‘solun Adonis’i’ olarak tanınan Julia Antonio Mella’ydı.
Modotti’nin yaşamı uzun ve son derece etkileyici. Burada anlatabilmek imkansız. Ölümü de yaşamı gibi olaylı... 1942’de kalp krizi sonucunda ölümü bile kimilerince şaibeli. Çünkü bazıları onun zehirlenerek öldürüldüğünü iddia ediyor.
Dememiz o ki, ömrü boyunca hem sanat hem de siyasete dair tutkusunu bir an için bile yitirmeyen Modotti’nin hayatını mutlaka okuyun...
YASEMİN BAY
(Milliyet Gazetesi kitap eki, 04 Kasım 2008)
_______________________________________________
Cesur Bir Kadın
Çektiği fotoğrafların büyüsü Tina’nın deklanşöre bastığı o özel anın biricikliğini taşıyor. Tina Modotti’nin siyasal kimliğinden bugüne neler kaldığını bilebilmek çok güç elbette ama fotoğrafçı Modotti’nin bizlere söyleyeceği çok şey var.
17 Ağustos 1896 günü İtalya’da Udine’ye bağlı Friulion kasabasında doğan küçük Assunta Adelaide Luigia Modotti Mondini fotoğrafçı ve araştırmacı amcası Pietro Modotti’nin stüdyosunda ilk kez fotoğrafla tanıştığında dinmek bilmeyen cesaretinin yaşamda onu nelerle karşılaştıracağından habersizdi elbette. Bebeğe annesinin isminden ayırt edebilmek için Assuntina dediler ve çok geçmeden bu isim Tina olarak kısaltıldı. Tina’nın kalabalık bir ailesi vardı. Sonraki yaşamında da dostları, yoldaşları yanından eksik olmadılar ama 1942 yılında daha kırk altı yaşındayken öldüğünde, bir takside evine doğru gitmekteydi ve yalnızdı. 20. yüzyılın önemli kadın fotoğrafçılarından Tina Modotti cesaretine insanı hayran bırakacak bir şekilde yaşadı. Döneminin farklı ve radikal kadınlarından biriydi. Sanatla ve politika ile dolu çevrelerde bulundu. Ama tercih yapmak gerektiğinde fotoğrafçılığını bir kenara koyup, politikadan yana oldu. Ve zorlu bir hayat yaşadı.
Fotoğraf Çekilmeseydi...
Margaret Hooks’un Tina’yı anlattığı kitap, Devrimci Fotoğrafçı Tina Modotti adıyla Türkçede. Margaret Hooks yazdığı önsözde 1992 yılında kitabının ilk baskısını hazırladığı sırada bunun Tina Modotti üzerine neredeyse yirmi yıldır yayımlanacak ilk, o güne kadar da yayımlanmış olan ikinci kitap olacağını söylüyor. İkinci baskı hazırlanana kadar geçen sürede bu sayı üçe katlanıyor. Ayrıca fotoğrafçının çalışmalarından oluşan kapsamlı bir retrospektif sergiyle birlikte sayısız fotoğraf sergisi açılıyor, birçok makale ve yazı da kaleme alınıyor. Çektiği fotoğrafların büyüsü Tina’nın deklanşöre bastığı o özel anın biricikliğini taşıyor. Tina’nın siyasal kimliğinden bugüne neler kaldığını bilebilmek çok güç elbette ama fotoğrafçı Tina Modotti’nin bizlere söyleyeceği çok şey var. Kitap, Tina’nın çektiği fotoğraflardan örneklerle birlikte başkalarının çektiği Tina portreleri ile de yaşadığı olayların Tina’nın yüzünde bıraktığı duygusal etkileri görmemizi sağlıyor.
Margaret Hooks, kitabının ilk baskısına yazdığı önsözde bir Amerikalı sanat tarihçisinin Tina için ; “eğer Edward Weston tarafından çekilmiş fotoğrafları olmasaydı, biz bugün Tina Modotti ile ilgileniyor olur muyduk ?” diye sormadan duramadığını yazıyor. Tina fotoğrafı Edward Weston’dan öğreniyor. O evliyken başlayan ilişkileri Tina’nın kocasının ölümünden sonra da devam ediyor. Tina ona hem stüdyosunda hem sosyal yaşamında hem de evinde yardımcı oluyor. Arkadaşlıkları cinsel özgürlüğü karşılıklı olarak kabullenmiş bir sevgililikle devam ediyor. Ta ki Tina bir başkasına aşık olana kadar. Bu dönemde Weston Tina’nın içlerinde nü de olan birçok fotoğrafını çekiyor.
Toplumsal sorunlar ve görsellik
Tina kendisini sanat fotoğrafları değil, dürüst fotoğraflar çeken biri olarak tanımlıyordu. Bir dönem toplumsal sorunların fotoğrafla ifade edilebileceğine inanmazken, kendi fotoğrafı için artık bunun doğru olmadığını düşündüğü bir döneme de giriyor. Ve bu dönemde sanatını devrimci siyasetin hizmetine sunarak, fotoğraf makinesini toplumsal adaletsizliği, işçileri, siyasal toplantıları görüntülemek için kullanıyor. Kitapta örnekleri de görülen Alet Tutan Eller (1927) , Mısır Koçanı, Orak ve Fişekli Kemer (1927) , Çamaşırcı Kadının Elleri (1927) gibi fotoğrafları bu dönemde çekiyor. Aynı dönemde Meksika Komünist Partisine de üye olan Tina Modotti için yaşam bu zamandan sonra daha zorlu bir sürece doğru değişmeye başlıyor.
Siyasal Arka Plan
Oldukça geniş bir araştırma ile hazırlanan kitapta Margaret Hooks, Tina’nın yaşamını incelerken, dönemin tarihi olayları ile siyasal arka planını da göz ardı etmiyor. Böylece sanatçının portresi çizilirken eksik hiçbir yan kalmamış oluyor. Ayrıca yaşamında onun için önemli yer tutan kişileri de tanıyoruz. Tina Modotti’nin birbirinden farklı insanlarla, birçok ülkede devam eden yaşamını takip etmek bir an güçleşebilir. Ama roman tadında süren biyografiyi okumak oldukça keyifli. Bir olayın ardından şimdi bakalım Tina’nın başına neler gelecek, ya da bundan sonra hangi ülkeye gidecek, hangi erkeğe âşık olacak gibi sorularla kitabı okumaya devam edebilirsiniz.
Kitabın kolay okunur dili ile ilgili olarak elbette çevirinin de katkısı çok açık. Kendisi de fotoğrafçı olan Laleper Aytek’in dilimize kazandırdığı Tina Modotti biyografisiyle bakalım sizin aklınızda kalan Tina Modotti hangisi olacak?
BERNA KULELİ
(Radikal Gazetesi kitap eki 14.11.2008)